Eğer kanser ailenizde yaygın olarak görülüyorsa olası kanser riskinizin farkına varıp kanseri daha atağa geçmeden yakalamak için yapabileceğiniz birçok şey var.
Babanızın askerlik anılarını veya annenizin memleketinden hikayelerini hatırlıyor olabilirsiniz fakat ailenizin tıbbi geçmişi hakkında ne kadar şey biliyorsunuz? Özellikle de anne veya baba tarafınızda kansere yakalanmış biri olup olmadığını biliyor musunuz?
“Aile geçmişi, kanseri önlemede ilk savunma hatlarından biri olabilir.” diyor Harvard’a bağlı Dana-Farber Kanser Enstitüsü Kanser Genetiği ve Kanser Önleme Merkezi klinik yöneticisi Dr. Huma Q. Rana.
“Hem anne hem baba tarafınızdaki kanser hikayelerini meydana dökebilirseniz belirli kanser türleri açısından çok daha yakın takip yapabilir ve bu sayede kanseri önleyebilir veya erkenden fark edebilirsiniz.” Ayrıca eğer kansere yakalanırsanız genetik mirasınız doktorunuza tercih edilecek hedefe yönelik tedavilere dair ipuçları verebilir.
Aile Geçmişinizi Öğrenin
Aile kanser geçmişiniz baba, anne ve kardeşler olmak üzere birinci dereceden akrabalarınızın yanı sıra mümkünse teyzeler, amcalar, dedeler, anneanneler gibi ikinci dereceden akrabalarınızı da içermelidir. Hangi kanser türü olduğunu, teşhis edildiğindeki yaşını, hayatını kaybettiğindeki yaşını ve ölüm nedenini not düşün.
Birinci dereceden akrabalar genelde en kritik olanlardır. “Bunun sebebi DNA’nızın %50’sinin aynı olmasıdır. Kansere genetik yatkınlık göstermeniz illa kansere yakalanacağınız anlamına gelmiyor ancak daha fazla risk altındasınız.” diyor Dr. Rana.
Kanser riskinizin değerlendirilmesinde yaşam tarzınız ve çevresel faktörler de rol oynar. Örneğin babanız 80’li yaşlarında akciğer kanserinden hayatını kaybetmiş ve yaşam boyu sigara içmiş biriyse babanızdaki kanser büyük ihtimalle güçlü bir genetik karakteri yansıtmıyor.
Şayet ailenizde belirli bir kalıtsal kanserin görüldüğünü tespit ederseniz onunla ilişkili başka kanser türlerini de geliştirme riskiniz olabilir. Örneğin kolon kanseri olan kişilerin %3’ünde aynı zamanda Lynch sendromu da görülür ki bu mide, böbrek, mesane, cilt ve (kadınlarda) rahim kanseri riskini yükselten irsi bir rahatsızlıktır.
Elbette aile sağlık geçmişine ulaşmanız pek de kolay olmayabilir. Aile üyeleriniz kanser geçmişleri hakkında konuşmayı sevmeyebilirler. Yaşça geçkin akrabalarınız da muhtemelen vefat etmiştir. Eksiksiz bir aile kanser geçmişi oluşturamıyor olsanız bile doktorunuza verebileceğiniz en ufak bilgi faydalıdır. “Mesela aile üyelerinin ölüm nedenlerinin başka bir şey olup olmadığını ve kişinin kanser teşhis edildiğinde veya hayatını kaybettiğinde kaç yaşında olduğunu bilmek bir aile geçmişi profili oluşturmanıza yardım edebilir.” diyor Dr. Rana.
Sizden sonrakilere aktarın
Ailenizde kanser teşhisi konan biri sadece sizi değil, aynı zamanda çocuklarınızı da etkiler. Örneğin anneniz meme veya yumurtalık kanserinden hayatını kaybettiyse, ki bu bazen BRCA1 veya BRCA2 genlerindeki bir mutasyondan kaynaklanabilir, bunlar kadınlara özgü kanser türleri olduğu için kendiniz hakkında endişelenmeyebilirsiniz. “Ancak agresif prostat kanserinin gelişimiyle de ilişkilendirilen bir mutasyon annenizden size geçmiş olabilir.” diyor Dr. Rana. Üstelik kansere yakalanmasanız bile mutasyonlu geni kızınıza aktarabilirsiniz ki bu onun meme ve yumurtalık kanseri riskini yükseltir. Hatta 2011’de yapılan bir araştırmaya göre yumurtalık kanseri olan kadınların %24’ünde buna sebep olan bir mutasyon bulunmaktadır.
“Tam da bu nedenle olabildiğince detay içeren bir sağlık geçmişi toparlamak çok önemlidir. Bu sadece kendiniz için yaptığınız değil, çocuklarınıza ve torunlarınızla da paylaşabileceğiniz bir şeydir.” diyor Dr. Rana.
Kaynak ; harvard.edu