Her biri semptomları azaltmayı ve iyilik halini artırmayı amaçlayan birçok konuşma terapisi yöntemi vardır. Öz farkındalık yolculuğunuza başlamadan önce bilmeniz gereken bazı esaslar mevcuttur. Bu noktaları Psikolog Deborah Serani şu şekilde özetliyor.
1. Psikoterapi, siz orada olmayı istemediğiniz sürece başarılı olamaz.
Herkesin psikoterapiden yararlanabileceğine inanıyor olsam da siz kendi isteğinizle gelmediğiniz sürece iyileşmeniz mümkün değildir. Her şeyden önce randevu alırken kendinizi kapana kısılmış hissetmemeniz gerekir. Bazen ebeveynler endişe ve sevgiden dolayı, çocukları ve gençleri hazır olmadıkları halde terapi için zorlar. Aynı durum eşleri, arkadaşları ya da akrabaları tarafından tedavi görmeleri için baskı gören yetişkinler için de geçerlidir. Kendinizi terapiye mecbur bırakılmış hissederseniz, bu rahatsızlığınızdan terapistinize bahsedin. Çoğu zaman bu durumu tespit eder ve hastaya karar alma gücünü geri kazandırmak için seansı yeniden çalışırım.
Bu kadar uyumlu olamadığım ve ipuçlarını kaçırdığım zamanlar da oluyor. Terapistler yetiştirici ve yardımcı olabilseler de zihninizi okuyamazlar, dolayısıyla isteksizliğinizi saklamayın.
2. Sizi düzeltecek olan psikoterapi değil, SİZSİNİZ.
Psikoterapistin görevi kendinize yardım etmenize yardımcı olmaktır. Bir Çin atasözü der ki: “Bir adama bir balık verin, onu bir gün doyurun. Bir adama balık tutmayı öğretin, onu ömrü boyunca doyurun.” Tavsiye vermek bağımlılığı getirir, oysa sizi sıkıştıran ya da refahınızı baltalayan kalıplarınızı keşfetmenize yardımcı olmak öz farkındalık yaratır. Psikoterapinin amacı; hayata dair sorunlarla mücadele etmeye, depresyonunuzun tetikleyicilerini keşfetmeye ve dayanıklılık oluşturmaya yönelik yöntemlerle sizi güçlendirmek ve böylece iyiliği elde etmenizi sağlamaktır.
Psikoterapistin görevi kendinize yardım etmenize yardımcı olmaktır. Bir Çin atasözü der ki: “Bir adama bir balık verin, onu bir gün doyurun. Bir adama balık tutmayı öğretin, onu ömrü boyunca doyurun.” Tavsiye vermek bağımlılığı getirir, oysa sizi sıkıştıran ya da refahınızı baltalayan kalıplarınızı keşfetmenize yardımcı olmak öz farkındalık yaratır. Psikoterapinin amacı; hayata dair sorunlarla mücadele etmeye, depresyonunuzun tetikleyicilerini keşfetmeye ve dayanıklılık oluşturmaya yönelik yöntemlerle sizi güçlendirmek ve böylece iyiliği elde etmenizi sağlamaktır.
3. Psikoterapi her zaman daha iyi hissetmenizi sağlamaz.
Terapide ilerleme kaydetmek daima heyecan verici ve değerlidir. Fakat farkındalığa ulaşmak için bazen cesur ve korkusuz olmanız gerekir. Anıları ve deneyimleri yeniden hatırlamak veya bir davranış tarzını değiştirmek zahmetli, üzücü hatta bunaltıcı olabilir. Terapi almak semptomlarınızın azalmasını ve iyi hissetmenizi sağlayacaktır ancak bu yolculuğun kimi zaman inişli çıkışlı olabileceğini bilmekte fayda vardır. Bu nedenle, psikoterapinin başarıya ulaşması için, değişimi istemeniz, iç dünyanıza dair merakınızın olması, sizi neyin motive ettiğini anlamaya ilgi duymanız ve orta derecede hayal kırıklığına dayanmanız gerekir. Yalnızca delilerin — ya da zayıf fikirli bireylerin – terapiye gittiği efsanesi işte tam da bu noktada devre dışı kalıyor. Konuşma terapisi cesur bir girişimdir. Aksini iddia edenler ise yanlış bilgilendirilmiştir.
4. Gerçek dışı beklentilerinizin olduğu noktada psikoterapi işe yaramayacaktır.
Gerçekçi hedefler oluşturarak psikoterapiyi kazançlı bir deneyim haline getirebilirsiniz. Değişim bir gecede olmaz. Aynısı iç görünün gelişimi için de geçerlidir. En zoru da eski davranışları yenileriyle değiştirmektir. Bu zaman alır. Depresyonunuz söz konusu olduğunda, terapiyi terapistinizle birlikte ihtiyaçlarınıza özel, mantıklı ve gerçekçi hedefler çerçevesine oturttuğunuzdan emin olun. Zaman geçtikçe bu hedefleri gözden geçirebilir ve gerekirse yeniden tanımlayabilirsiniz. Unutmayın, başarıya giden yol hızlı adımlarla değil, emin adımlarla aşılır.
5. Psikoterapi bir arkadaşınızla sohbet etmek gibi değildir.
Terapi, yaşamınıza değişiklik getirmek için bir ittifak kurmaktır. Bu ittifak ilgili, empatik ve yaşadığınız semptomlar ve/veya hastalıklar konusunda yetenekli bir terapistle kurulur. Psikoterapistler, uzun yıllar boyunca dinleme sanatı üzerine eğitim alırlar ve bir arkadaş ya da aile üyesinden farklı olarak, yalnızca anlamak için değil, aynı zamanda tanımlamak ve analiz etmek amacıyla dinlerler. Aktif bir dinleyici olmak, terapistin tedavi ilerledikçe gözlemlerinizi harekete geçirmek üzere teori ve tekniklerden faydalanmasını sağlar. Sıklıkla insanların: “terapi büyük bir soygundan ibaret” ya da “birine seni dinlemesi için para ödüyorsun işte” dediklerini duyuyorum. Evet, birine sizi dinlemesi için para ödediğiniz doğru, ancak bir psikoterapistin becerileri sıradan dinleme becerilerinin ötesine geçer. Terapiye gittiğinizde, olimpik madalyalı bir dinleyiciyle muhatap olursunuz. Buna bir de terapistinizin klinik tarafsızlığı eklendiğinde, tedavide dengeli, tarafsız bir referans çerçevesi elde edersiniz ki bu arkadaşlığın çoğu zaman gölge düşürdüğü bir şeydir.
6. Psikoterapide terapistinizle rahat olmanız gerekir.
Konuşma terapisinin, sizin ve terapistinizin uyuşup rahatlık duygusu bulabileceğiniz çok fazla kimyası vardır. Bu bağlantı olmadan, zor konular hakkında rahatça konuşmak ve korkularınızdan kurtulmak veya yeni davranışları denemek konusunda güvende hissetmek zor olabilir. Terapistinizin eğitiminin önemi, seanslarda hissettiğiniz rahatlık seviyesiyle uyumlu olmalıdır. Bir terapist bulma yönündeki araştırmanızı tamamladığınızda, telefon görüşmenizin aranızdaki kimyaya dair ilk turnusol testi olmasına izin verin. Eğer kendinizi rahat hissetmiyorsanız, başka bir uzman aramanız en doğrusu olacaktır. Bunu bir hasta olarak tedavi arayışı içerisinde olduğum dönemde yapmıştım – ve bir terapist olarak ortada uyum yoksa ikinci seçenekler konusunda teşvik edici davranırım. Terapide “iyi bir uyum” yakalamak, hayatınızda kuracağınız herhangi bir profesyonel ilişkiden çok daha önemlidir.
İhtiyaç duyduğunuz her an Medihis.com.tr üzerinden sizlere destek olabilecek psikologlara ulaşabileceğinizi unutmayın.
Medihis üzerinden sizlere hizmet veren psikologlara hemen ulaşabilirsiniz.
Kaynak; https://www.psychologytoday.com
