BAŞARISIZLIK YOKTUR, GERİ BİLDİRİM VARDIR
Başarı, ona hangi açıdan baktığınızla ilgilidir. Size göre en çok değer ifade edenleri kazanmak başarıdır. Yaşamımızın temelini oluşturan ve karşılandıkça bizi geliştiren ihtiyaçlarımız vardır. Amerikalı psikolog Abraham Maslow’a göre bu ihtiyaçların en başlıcaları; fizyolojik ihtiyaçlar, sevilme, ilgi görme, takdir edilme, başarılı olma, kendini koruma gibi ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçlardan başarılı olma; bulunduğumuz aileye, topluma, kültüre, yüzyıla göre değişkenlik gösterecektir.
Peki biz sınav sonuçları karşısında başarıya/başarısızlığa nasıl bakacağız?
Bir kişinin başarılı olması veya olmaması tamamen kendi yeteneğine, azim ve kararlılığına bağlıdır. Başarılı olma kavramına karşılık gelen anlam; insanın var olan potansiyelini ve mevcut özelliklerini ortaya çıkarmasıdır. Bahsettiğimiz bu başarı anlamı ise bebeklikten başlayarak ailemizden, öğretmenlerimizden, çevremizdeki iletişim kurduğumuz kişiler ve olaylar sonucunda zihnimize kazınır. Bu yüzden ebeveynlerin veya öğretmenlerin anaokuluna giderken bile yaşadığımız başarı ve başarısızlıklarla karşısında gösterilen tepki çok önemlidir. Yapamadığımız şeyler bizim için bir yarış olmaktan çok kendimizi keşfetme yolunda birer deneyim gibi değerlendirilmelidir. Tam tersi bir şekilde ne kadar bizim iyiliğimizi düşünerek yapıyor olsalar da bazen anne babalar ve öğretmenler “başarılı” olmaya yönelik bakış açılarını bize aktarırken; nasıl hissedebileceğimizi göz ardı edebilirler. Bu bakış açısı ile büyüyen çocuk “başarılı olmam gerekir ki sevileyim; kendimi kanıtlamazsam kabul edilmem; akıllı olduğumu herkese göstermeliyim” düşüncesiyle sevilme, takdir edilme gibi ihtiyaçlarını sadece başarılı olduğu zaman karşılayacağına inanan bir yetişkin haline gelebilir. Dolayısıyla bu yetişkin başarı elde etse bile memnun olamaz, doyum hissi yaşayamaz, çünkü ne kadar başarı elde etse de bir türlü diğer ihtiyaçları gerçek anlamda karşılanmamaktadır. Başarı ihtiyacımızın sağlıklı bir şekilde karşılandığını; yaşadığımız doyum hissinden, yaptığımız her neyse zaman zaman zorlansak bile keyifle yapıyor oluşumuzdan ve insanların yaptıklarımızı beğendiğinde takdir ediliyor olmamızın hoşumuza gitmesinden anlayabiliriz.
Psikolojik açıdan sağlıklı kişi; tüm ihtiyaçlarının farkında olan, bu ihtiyaçları hem kendine hem de çevresel koşullara göre sıralayabilen, kendini olumlu ve olumsuz tüm özellikleri ile kabul eden, belki her konuda başarılı değil ama başarılı olduğu konuları iyi bilen ve elde ettiği başarıların keyfini çıkarabilen kişidir.
Başarıya giden yolda bazen de başarısızlıklar yaşanır. Bu başarısızlık artık yeni bir yol bulmak gerektiğini gösterir. Yani bize bir geri bildirim verir. Tüm odak noktası başarı olduğunda, yolda yürürken neler olduğu fark edilemeyebilir. Fakat başarısızlık; neler olduğunun, nerede olunduğunun, nereden nereye gelindiğinin fark edilmesini sağlar. Bu sayede etrafa bakmak aklına gelir insanın, yani yolda olmak aslında keyifli bir süreçtir. Başarısızlık; yürünen yolu hatırlatan bir tecrübedir. Yani çaba sarf edildiğinin ve denemekten vazgeçilmediğinin fark edilmesini sağlar. İşte burada gösterilen kararlılık, pes etmemek, geri bildirimi alıp yola devam etmek çok kıymetlidir.
Başarısızlık İyi Bir Öğretmendir
Başarısızlıkla karşılaşıldığında; stratejiyi değiştirmek gerekebilir, yanlış zamanlama yapıldıysa durup tekrar bir şeyleri gözden geçirmek gerekebilir. Gidilen güzergâh başarıya giden yol değilse, ilk dönemeçten dönmek de gerekebilir. Bu yolculukta her şey mümkündür. Bazen başarısızlıklar ulaşılmak istenen hedefin, hedefi koyan kişi için doğru olmadığını anlatır. Yeni bir hedef belirleyip yeniden başlanması gerektiğini ve başka yolların da olduğunu gösterir. Kurban rolünü oynamak yerine bakış açısını değiştirerek, tecrübeyi bir öğretmen olarak görmek gerekir. Emin olun o öğretmen sizin için bambaşka kapılar açacaktır.
Son olarak Charles Schulz “Bir insanın en ağır yükü, gerçekleştiremediği potansiyelidir” sözünden hareketle, açığa çıkarılmamış bir potansiyelin üzerimizdeki baskısı ve içimizde oluşturduğu boşluğuna değinmek istiyorum. Bundan dolayı çocuklarımıza emek vererek ve adanmışlıkla her türlü beceriyi geliştirebileceklerine inanmalarını sağlamalıyız. Bu inançla da öğrenme aşkı başlar, zorlukları kucaklama ve durgunlukları aşma cesareti gösterirler.
KAYNAK
Psikolog Meral Uğur Sağlam
Rehberlik Koordinatörü