Bu yıl YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) 17 ve 18 Haziran tarihlerinde yapılacak ve 3.5 milyon kişi bu sınava, daha doğrusu sınavlara girecek. 17 Haziran’da TYT (Temel Yeterlilik Testi), 18 Haziran’da AYT (Alan Yeterlilik Testi) ve YDT (Yabancı Dil Testi) yapılacak. Bu sınavlara gireceklerin büyük çoğunluğu lise son sınıf öğrencileri olacak. Yani 17-18 yaşında, doludizgin ergenlik dönemini yaşıyor. Ergenlik dönemi sıkıntıları, YKS, TYT, AYT, YDS derken zirveye çıkıyor. Lise son sınıfın başından sonuna kadar bu gençlerde sınav stresi, sözlü ve sözsüz baskılarla artıyor. Gençler, görüp görebilecekleri en çetin dönemece giriyor olduklarını; tüm yaşamını belirleyecek yegane mücadele olduğunu düşünüyor, böyle düşünmeleri sağlanıyor. Bu gençlerden bir yıl boyunca test çözmekten başka hiçbir şey yapmamaları isteniyor. Ne kadar aile ve çevre baskısı olmasa da bu gençler, zaten bu sınavla ilgili yeterince endişeleniyorlar. Arkadaşlarının, ailesinin gözünde küçük düşeceği kaygısı, arkadaşları üniversite öğrencisi olabilmişken bir yıl daha test çözmek zorunda kalabileceği korkusu özgüvenlerini örseliyor. Başarısız olma korkusu, psikosomatik semptomlara da yol açıyor. Yaşadığı huzursuzluk, uyku düzeninde bozulmalar, iştah kaybı veya aşırı beslenme, terleme, karın ağrıları, mide bulantılarına yol açabiliyor, çalışma konusunda isteksizlik de cabası… Bu dönemde aşırı içe kapanma veya aşırı tepkisellik görülebiliyor.
Özgüven kaybı, ergenlik döneminde bulunan gencin hayata bakış açısını da olumsuz etkiliyor; kendisini değersiz görme, etrafında olan biten her şeye negatif yaklaşım, hayattan hiçbir tat almama, geleceğe karşı beklentisizlik, amaçsızlık gibi… Bu süreçte ebeveynlere büyük görev düşüyor. Anne ve babalar çocuklarına müşfik davranarak tavsiyelerde bulunuyorlar elbette. Çok iyi bir geleceği olmasını yürekten istediğimiz çocuklarımızın, ama iyi niyetle, geleceklerini karartıyor olabiliriz. “Bu senin en kritik senen. Sadece bir yıl dişini sıkacaksın, sonrasında tabii ki gezip tozacaksın.” “Bak, abine, amcana, babana… Hepsi başarılı oldu, sen de olacaksın, bundan eminim.”
Bu ve bunlar gibi iyi niyetli motivasyon konuşmaları, gencin üzerindeki baskıyı artırabiliyor. Zira ailesinin yüksek beklentilerini karşılayamama endişesi, stresini artırıyor. Bazen de ebeveynler, meslek seçimlerinde çocuklarını yeterince tanımıyormuş gibi beklentiler içine girebiliyorlar.
Ne yapmak gerekiyor?
Sınavın önemini “hayati dönüm noktası” olarak göstermemeye gayret ederek başarısız bir sonucun “dünyanın sonu” olmadığını hissettirmek,
En yüksek beklentilerin yanında daha “ılımlı” seçeneklerin de mevcudiyetini hatırlatmak,
Çocuğun kabiliyetlerini, ilgi alanlarını göz ardı etmemek,
Akranlarıyla kıyaslama yapıcı sözler sarf etmemek,
Sınav sonucu ne olursa olsun, kendileri için taşıdığı değerin zerre kadar eksilmeyeceğini hissettirmek…
Sınava hazırlanan, kafası karışık gençlerimiz için pek çok uzmanın önerisi de; iyi uykuya, yeterince dinlenmeye, kötü beslenmemeye dikkat etmeleri, arkadaşları ile neşeli anları yaşarken sınavdan bahsetmemeleri, keyif aldıkları bir film seyretmeleri, bir kitap okumaları doğrultusunda…
17-18 Haziran tarihlerinde bu sınav yapılacak ve hiçbir gencimiz için 19 Haziran’da “her şey bitmiş” olmayacak, yaşamın ne getireceğini YKS değil, yaşamın kendisi gösterecek.